|
A. Felsefe ve dinin tanımı:
a) Felsefenin tanımı: Kavram olarak felsefe üzerinde birçok felsefecinin birleştiği
tek bir tanımı bulmak oldukça zordur. Felsefe aslında akla dayalı bir çaba olarak
bir anlamda ‘mytos’tan’ ‘logos’a’ geçiştir. İnsanın doğası, doğal
yaşantısı ve bunlara bağlı güçlükler, problemler ve sorular felsefi düşüncenin
kaynağını oluşturur. Felsefe bilgeliktir, bilgiyi elde etmeye çalışmaktır. İlk
filozoflar olarak bildiğimiz Thales, Aneximandros ve Aneximenes “sophoi” olarak
adlandırılıyordu. Sophia-zorlukları, problemleri aşacak yetenekte olma,el sanatları,
politikada zeki, becerikli olan anlamındadır. Bu yeteneklere sahip kişilere de “sophos”
denmektedir.
Philosophos deyimini ilk önce Heraklitos(M.Ö 544-484) bazı felsefecilere göre ise
Pythagoras(M.Ö 370-494) kullanmıştır. Sokrates(M.Ö470-399) ve esas olarak Platon
(M.Ö 427-347) sözcüğün (sophos) ilk bölümüne ağırlık veren filozoflardır.
Felsefe aynı zamanda bilimdir de. Hatta bilimlerin bilimidir. Aristoteles(M.Ö384-322)
felsefeden bilimi anlamaktadır. Aristotales’in anlayışına göre ilk felsefe
bilimlere temel teşkil eden “varlık” kavramıdır. Felsefe o zamana göre varlığı
inceleyen bir bilimdir. Platon’da ise bilim “gerçek varlık” “idealar”
anlamındadır.
Felsefe hem teori hem de pratiğin kesin bilgisidir. Çevremizde olup bitenlere bir
anlamda hayret etmektir. Soru sormaktır. Şüphe etmektir. Araştırmaktır. Gerçeklendirme
ve temellendirmedir. Eleştirel bir tepkidir. Yani bir anlamda doğruyu yanlıştan
ayırma işlemidir.
Felsefe öğretilmez yapılır. Filozof genellikle varolandan- dış dünyada, düşünmede,
dilde neyi anlıyorsa, felsefesini de ona göre kurmaktadır. Filozof “Felsefe nedir?
Felsefe kavramı nedir? diye açık seçik olarak sormasa bile, işbaşında bu soruya,
bir var olan olarak felsefenin ne olduğu sorusuna bir cevap arama çabasına girecektir.
Terim anlamı açısından en genel şekliyle felsefe, varlık, bilgi ve değer
alanlarıyla ilgili sorunları, akılca ve eleştirel bir tarzda değerlendirmek bu sayede
maddi evreni anlamlandırmak ve buradaki kendi var oluşunu, kim ve ne olduğunu açıklamaya
çalışmaktır.
Bu çabayı evrensel bir açıklama haline getiren nokta, evreni bir bütün olarak
incelemeye çalışması ve bunu fikri bir sistematiklik çerçevesinde yapmasıdır.
Bunun için olsa gerek ki felsefe hiç kesintiye uğramayan bir bilgi dalı, bir insan
etkinliği olarak görülmekte ve düşünceler serüveni olarak tanımlanmaktadır(Whitehead)
(Niçin Felsefe-Lokman Çilingir- Elis- 142 sayfa/ Felsefeyi anlamak, felsefe ile
anlamak-Betül Çotuksöken-Inkilap-311 sayfa/ Felsefi düşünceye çağrı –Mevlüt
Uyanık – Elis-300 sayfa)
b) Dinin tanımı: Dinlerin çok fazla sayıda olması dinin net bir tanımını da oldukça
güçleştirmektedir. Çünkü “din” kelimesi bile bir Müslüman ile bir Budist’in
aklında farklı bir biçimde şekillenmektedir. Bir psikoloğa göre din yaşanan bir
tecrübedir. Bir sosyoloğa göre ise toplumsal bir kurumdur; bir kelamcı ise dini
akılla savunulabilen bir sistem olarak görmektedir. Özellikle kitaplı dinler
dediğimiz üç büyükler yani Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam inançlarına bakarak
dini kişisel ve toplumsal yanı olan, fikir ve uygulama açısından sistemleşmiş,
inananına belli bir yaşam tarzı ve dünya görüşü veren ve bunların etrafında
toplayan bir kurumdur şeklinde tanımlayabiliriz.. |
|